29 Ağustos 2014 Cuma

Lalettayin Düşünceler -5-

belki de hayatımın dörtte üçünü yaşadım. ne de olsa 21 yaşındayım ve gitar tıngırdatıyorum. belki de beş dakika sonra karşımda sonsuza dek açılmayacak gibi kararlı duran kapı içe doğru açılır ve giren kişi beni bi başkasıyla karıştırır. bununla da kalmayarak sevgilimin az önce boynuzlu ve pembe tayt giymiş kişiler tarafından tecavüze uğradığını ve daha sonra da yavru ağzı jartiyer giymiş kuyruklu ve bıyıklı herifler tarafından öldürüldüğünü söyleyebilir. bunun üzerine -sevgilim olmamasına rağmen- öfkelenmek yahut üzülmek yerine şaşkınlıktan kalp krizi geçirebilirim. muhtemeldir. galiba hayat dediğimiz şey de "bütün bu bahsettiğim metaforların kulağa çok mantıklı gelmesi" ile eş değerdir. 

karşımdaki kapının balkon kapısı olduğunu söylemeyi unutmuşum. bence en güzel kısmı bu.


2 Ağustos 2014 Cumartesi

Lalettayin Düşünceler -4-

bi gün bi şiir okudum. şiir beni etkilemedi. çünkü hissetiğim şeye etkilenmek denemez! gittim şiiri barındıran kitabı aldım. okudum. defalarca okudum ve defalarca anlamadım. sonra hayatıma çeki düzen vermeye karar verdim.


27 Temmuz 2014 Pazar

Enayi

Güzel adamdı
Toktu
Fakir miydi?
Fakir değildi
Denizler kadar para kazanırdı
Okyanuslar kadar paylaşırdı.
Fakir miydi?
Fakir değildi.


24 Temmuz 2014 Perşembe

Kara

Soma'da Yitip Giden Canlara

paranın hükmü ak, uğruna ölünen ekmekler kara

kirlenesice sedyeler ak, giyilen çizmeler kara.

asgari ücret için solan canlara bak, hepsi fakir fukara

fiyakası batasıca gömlekler ak, kurban olunası emekler kara.

emek sömüren tuzu kurulara bak, bi de ağlayanlara yakara yakara

geberesice siyasiler ak, akan gözyaşları, yanan yürekler kara.

iki yüzlü şerefsizlere bak, bakara makara

lanet olasıca partiler ak, taşeronlaşan vicdanlar kara.




23 Temmuz 2014 Çarşamba

Yalan

-1-
Gözlerimi araladım çarşafın
Bilmediğim desenlerine
Sen yalan
Ben yalan
Yorgan altındakiler yalan.
Gözlerin güneşe paralel yalandan ablak
"Konu aşksa ben agnostiğim"
Diye vuruyor hicazdan
Budunsal armonim sarsılıyor.
Uygarlığımızın sınırları
Eni ve boyuyla yatak olabilir.
Fakat
Tin de yalan
Ten de yalan.


-2-
Harikulade büyük bir devlet çalınıyor pencereme
Mikroskobik insanlara habitat
Büyük yalan
Küçük yalan
Egemenlik yalan.
"Her şey tersine dönsün"
Diyor yalancıktan andaval demokrat
"Her şeyin tersine dönmesi demek
Aynı kalması demektir her şeyin"
Söylemek! Eprimek! Beyn! Kalp!
Döner bu çark enikonu güç katarakt.
Zira
Felek de yalan
Çomak da yalan.


-3-
Zaman suyla karıştırılır şuralarda
Sek içilmezdir adetten
Saat yalan
Takvim yalan
Heredot yalan.
"Dünya iki kez savaştı" diyorlar
Ben şunların yalancısıyım
Kim bu Napolyon?
Tanımam etmem Sezar'ı
Yakın mıyım yakın çağa?
Sıcak mıyım soğuk mu?
Gelmiş
Geçmiş de yalan
Gelecek de yalan.


-4-
Bozuk şu sebep tabiatın morali
İnsanlarınsa morali bozuk
Güdü yalan
Arzu yalan
İlkel benlik yalan.
"Ayıp denen bir şey var"
Bağırıyorlar ve bağırıyorlar yalan
Ayıp denen çok şey var!
Gönlümden geçiyor her daim otosansür
Otosansür ki işlenen en büyük nimet!
Kusura bakmayın ayıp ediyorum ama
Karaladım dört-altı satır
İsmi de yalan
Cismi de yalan.


5 Temmuz 2014 Cumartesi

Depresyondan Hallice

Çok mutsuzum bu günlerde
İki gün sonra ölebilirim
Ve bu dünyada söylenmemiş çok
Söylenebilecek hiç lafım var.
Lanet gelsin müşteri hizmetlerine!
Daha büyük olsun pisuvar korkulukları!
İnfilak etsin tanrı ve
Akabinde big bangler takayım gamzelerinin köşelerine.
İnanmazsın belki ama
Bunlarla da sınırlı değil dertlerim.


Dedim ya, çok mutsuzum bu günlerde

İnsanlardan ziyade kafam girsin tüm sınavlara!
Delik olsun hep ceplerimiz
Ama şarabım olsun azığımla.
İstiyorum ki desensiz olsun çoraplar
Geometrik olaylara girmesin insanlar
Eskimesin sevgililer
Eskiyenler de girmesin rüyalara.
Ellemesinler ergenleri
Onlar da aşık oluyor sonuçta!
Yalnızca hafta içi tartışmaya açık tüm bu söylediklerim.


İnan bana çok mutsuzum bu günlerde

Gitmelere alışığım ben
Gidenlere...
Anladım ki gitmene acemiyim.
Bir çobanın ağzından dökülen idil gibiydi gülüşün
Radyo başında beklemek gibiydi
İçimden geçen şarkıyı, aşık olmak!
Geldiğinde gönlüm dolduysa eğer
Gittiğinde gözüm dolar elbet
Ama yine de
Bazen ölsen üzülmem.




3 Haziran 2014 Salı

Lalettayin Düşünceler -3-

Aşur amca bir kız üç oğlan babası. Aşur amca asgari ücretle çalışan bir işçi. Aşur amcanın karısı var, Hatun yenge. Hafif topluca, başı yazmalı ev hanımlarından Hatun yenge. Dört çocuk yetiştirmiş, emektar kocasının evdeki eli ayağı olmuş, yer yer çok konuşmuş ve Aşur amcanın üstüne gitmiş ama evi çekip çevirmiş, ev sınırlarında hem maliye hem kalkınma bakanı olmuş. Hatun yenge, Aşur amcanın alın terini o kadar başarılı değerlendirmiş ki yeri gelmiş kuru ekmek ve soğan yemiş ama dört çocuğunun dördünü birden okutmuş.

Bir gün takım elbiseli, kravatlı hırbolar gelmiş mahalleye. Demişler ki "Açılın, bizler müteahhidin bize verdiği yetkiye dayanarak buraları kentsel dönüştürücez. Sizlere fahiş fiyatlar arz edip evlerinizi, arsalarınızı talep edicez. İşçisiniz siz, borcunuz harcınız vardır. Satmayıp ne yapıcaksınız?". Ahali toplanmış, isteseler de istemeseler de paranın sıcaklığı onları gaza getirmiş ve enikonu ikna olmuş herkes.

Aşur amca da diğerleri gibi her zerresinde el emeğini barındıran gecekondusunu satmaya karar vermiş.  Gel zaman git zaman kentsel dönüşen mahallesinde kapısının önünde metro, metrobüs, tramvay, marmaray, vay anam vay durakları olan, adalar manzaralı, ofisler, avmler, kültür merkezleri, sergi ve konser salonları barındıran, asansörlerinde bile havuz bulunan, biraz daha zorlansa içine havalimanı bile yapılabilecek bu Yorkshire İstanbul Rezidanslarında oturmak istemiş bunca sene verdiği emeklerin karşılığında. Altmış yıllık Çorumlu Aşur amca "Yıllarca emek verdim, asgari ücretle ev geçindirdim, daha da ileri gittim dört çocuk okuttum. Benim ne eksiğim var yorkh şirelilerden?" demiş. Haklıymış Aşur amca. İnsanlık namına fazlası bile varmış. Ancak maneviyattan öte maddiymiş eksikliği.

Satımdan aldığı paranın üstüne kıt kanaat geçindiği maaşından artırarak edindiği birikimi katmış. Yetmemiş, çocukları destek çıkmış. Yine yetmemiş yasal tefeci bankalardan kredi çekmiş Aşur amca. Ucu ucuna parayı denkleştirmiş ve adalar manzaralı koca rezidansların birinde borçla harçla en alt katta karşı balkon manzaralı bir ev satın almış.

Çekmiş gözü gibi baktığı Toros'unu rezidansın önündeki son model bir Bentley'in yanına. İnmiş arabadan, almış toz bezini eline, bi güzel silmiş paklamış arabasını. O sırada Ferrarili bi kokona gelip inmiş arabasından, anahtarı atmış Aşur amcaya "Arabayı park et, anahtarı getir sonra" demiş. Kocaman yürekli ve ev sahibi Aşur amca gocunmamış, insanlık namına denileni yapmış.

Daha taşınmasının üstünden bir ay geçmeden apartman görevlisi gelmiş kapıya, aidatı istemiş. "Ne kadar?" diye sormuş Aşur amca. Sonra uyanmış, bakmış Hatun yenge telaşlı. "Noldu bana?" diye sormuş ona. "Aidat miktarını duyunca tansiyonun yükseldi, bayıldın." demiş Hatun yenge. Aşur amca o zaman anlamış ki ev sahibi olunca toprak sahibi müteahhitlere her ay asgari ücret kadar haraca bağlanmış. Adalar yerine de karşı balkonu görmekteymiş zaten. Yüzme bilmediğinden havuza da girememiş. Mayosu da yokmuş zaten. AVMler ateş pahası. Konser salonunda sazlı sözlü türkü konserine gelen de yokmuş. Hor görülmüş ama gocunmamış insanlığından. Sonra perdeyi aralayıp otoparka bi göz gezdirmiş. Gözünün nuru Toros'unun yanına bütün o lüks arabaları yakıştıramamış ve evi satmaya karar vermiş.

Çorumlu Aşur amcamızın Yorkshire İstanbul Rezidanslarındaki macerası kendi halinde semtlerin birinde Mutlu Apartmanında ev satın alıp yerleşmesiyle son bulmuş. Yeri gelmiş çöpünü atmış, çardakta mangal yapmış, Hatun yenge komşularıyla gün yapmış ama mutlu mesut sürdürmüşler geri kalan hayatlarını.


Lalettayin Düşünceler -2-

yaklaşan bi sınav var. günden güne artan stresim var. bi önceki günü hiç tutmayan meslek seçimi konusundaki değişkenliğim de var. temelde üniversite okuyarak elde etmek istediğim bi başarı yok sonuçta. bundandır böyle dibe vuruşum.

"olsun, okuyayım, altın bileziğim olsun" doğrultusunda çalışmıyo kafam. en zoru da bu kendi adıma. şımarıklık belki, bilemeyeceğim ama istemedikçe zorlaşan bi durumdan söz ediyorum. baltaya sap olmak diyor başka kimseler. içsel motivasyonum başka baltalara sap olmak iken görünen motivasyonum beklenen baltaya sap olup beni rahat bırakmalarını sağlamak muhtemelen. ve yine muhtemelen karşılayamayacağım ve karşılamayı pek de istemediğim beklentiler çökecekler üzerime.

iyiliğimi isteyen insanlar ne kadar da tatlılar. öyle tatlılar ki sanırsınız yat kalk beni düşünüyorlar. başarı algılarınızın farklı olduğu insanlara ideallerinizi anlatmak, kaldırılması gereken klozet kapağını ayırt edebilmek kadar zor. bence en üstteki kapak, bi altındaki götlük. ama götlük yapmak söz öbeğinin bununla bi ilgisi var mı, onu bilemem.

Resim yazısı ekle

31 Mayıs 2014 Cumartesi

Lalettayin Düşünceler -1-

ne bileyim... alelade bi insanım ve tıpkı alelade insanlar gibi gelişigüzel düşünüyorum. ondan bundan pek bi farkım yok kanımca. belki ellerimin normalden büyük olması dışında... 

herkes kadar uyumadan hemen önce mesai yapar beynim. herkesinki kadar uykulu düşüncelerim. herkesinki kadar uyku sinmiş üzerlerine.


"loş muhabbetler" de diyebilirdim adına ama bu çok erotik, daha imgesel ve dolayısıyla daha şiirsel. "lalettayin düşünceler" koydum adını. feriha koymamdan iyidir sonuçta. ve sonuçta saçmalayacağım her şeyi edebi bir kılıfa sokma çabamdır bütün bu afili sözcükler. bakmayın siz, söyleyeceklerimin hepsi gelişigüzel. 


mesela bazı şarkılar başladığı gibi bitmeli.

mesela bütün otobüsler gibi son otobüs de benden bağımsız.
mesela gerçekle imitasyon arasındaki farkı tanımıyorum ben.
mesela korsana da karşıyımdır muhtemelen ama ileride daha emin olabilirim bu konu üzerinde.
mesela bugün kürklerimizi yarıştıralım
beş sene sonra hayvansever olalım.
mesela ne çok ters dönmüş böcek var etrafta ve ne kadar çok erozyona uğramış gülümsemeler.

işte bunlar hep lalettayin oluveren şeyler.

6 Nisan 2014 Pazar

Şiddetli Geçimlilik

-1-
Tek istediğim kaygan diliydi
Dudakları dolgun bir kapan
O dudaklarda yazan sadece
Bu dudaklarla okunur
Ağzımı ağzına verdim.

-2-
Cildiyeyi yalamış yutmuş
Bevliye mütehassısı, ziyadesiyle hamarat
Değil pek hatırşinas
Sanki yılkıda bir kısrak
Yırttım üstünü-başını yoldum.

-3-
Tuttu bir hışımla kılıcımı, ah!
Mengene gibi kavradım belini, oh!
O memeleri hala birer kahraman
Haydi güç olmasın, geç olsun.
Kılıcımı kınına soktum.

-4-
Bitmek bilmedi bu ne medcezir
Durmak bilmedi bu ne kan bu ter
Kesildi nefesim dar geldi kınım
Baktım kasıklarında büyüyen ifrite
Titreyerek kılıcımı kaldırdım.

-5-
Döküldüm
Saçıldım.

(Peyniraltı Edebiyatı 12. Sayıdan)

11 Şubat 2014 Salı

Egzistans

Ben ne dervişim ne veliyim
Saçma sapan alelade biriyim
Onu bunu
Ciddiye almadıkça, düşünmedikçe
İyiyim
İyisin
İyi.


Ölçütüm,
Bel seviyesinden üstte tutulması gereken
Diplomam.
Başarısızlığımı,
Başarılı pozitif transferlerime
Borçluyum.
Ardır, namustur dede sözü.
Dedem ikra dedi bana
Ben götümden anladım,
Yazdım.


"Vücut koca bi meşrutiyet
İstişare aklın
Son söz kalbin" dedim.
Anlatamadım, tümden gelemedim.
Son söz mürşid olsun
Geleni buyur et dedim.
Muğlak gelecek
Neredeyse gelecek
Ha geldi ha gelecek
Derken vazgeçtim dil dökmekten.
-Soyut gelecek-


İnsanlar garip
Diyorlar ki ele gelir şeyler lazım
-Somut gelecek-
İstiyorlar ki ver ellerine.
Hayat da bi garip zaten
Hayat ani
Hayat her an
Hayat şu an
El koyan
Alıkoyan
....
Getiren, götüren
-Absürd ne saçma bi kelime-
Hayat, bağımlılık yapan bi halisünojen
Varoluş, işe yaramaz bi ilaç
Bütün bi yaşam plasebo etkisi.


(Peyniraltı Edebiyatı 10. Sayıdan)

Kırılacak Eşya (1.01)

Ey sevgili!
Nolur tart söylemeden o sözleri
Dörtte üçüm su belki ama
Sen ki dilinle kırabilirsin beni.

Kırılacak Eşya (1)

Ey sevgili!
Nolur dikkat et sözlerine
Dörtte üçüm su olsa bile
Sol yanım tuzla buz sana.

İkindi Namazında Beyin Bulantısı

-İkindi namazını hangi imam kıldırsın?
-Zaten hepi topu 12 tane değiller mi, hani bir tanesi yedek?

Bilinç Altında Kalan Maktül

Her gece başköşeye geçer sustuklarım.
Sonunda yalnızım dediğim her an
Başköşe kömür karası
"Sen misin o susan?" der canhıraş bir melodi
Ve çalan her nota bir bedene tekabül
Benim bedenimde tınlıyorlar
Bende çalıyor hepsi beni çalıyor
Eksiliyorum günbegün
Yaşadıkça yok oluyorum sanki.

*****

İçim beni yakar, beni
Yanar, oralı değil sigaram
Ağzımda tellenir ama burnumdan gelir o da.
Burnumdan gelenler suçsuz bucaksız
Sanki bilinç hep altımda ben hep üstünde
Sonra ben her gece alabora
Sırlarımın utançlarımın bucağı töhmet altında
Ve istiap haddim doluyor sanki.

Aşk

Ki bu gözler demir attı ona bir afet
Bana duydu
Duymadım.

Vurdulu Kırdılı

kızlı erkekli oturuyoruz
durmaksızın erekte beynim.
kes cezamı mastürbe olsun
galat-ı meşru beynin.

-ne de olsa ahlak, bel altına pompalamadığım kan-

üç yaparım beş yaparım, sana ne?
uçkurum olmuş bütün derdin.
"zina" yasak, tecavüz serbest
de bana, kime tecavüz edeyim?

-ne de olsa ahlak, kadına yasak, erkeğe beleş-

ister topla ister tüfekle saldırsın
satılmış karavaş kalemin.
düşünmeme engel teşkil etmez
kürtajla alınan kalemim.

-ne de olsa ahlak, dilime kemik, yazıma mahpus-

sayıp sövdüğün adamla
bitmez oldu teşrik-i mesain.
beni de satın alman için
bunları görmezden mi geleyim?

-ne de olsa ahlak, beynime vurulmuş ket-

genç yaşlı aktık sokaklara
kurşun sıktı kolluk kuvvetin.
hunharca öldürüldüm ama
giderek çoğaldım, geri çekilmedim.

-ne de olsa ahlak, elime sopa, yüzüme maske-

otel de yaksan, çelme de taksan
biz hep yanındayız düşenin.
fikri açık olsun, başı farketmez
insan olandır benim kardeşim.

-değilmiş ahlak, kapıma im, otele ateş- 


(Peyniralti Edebiyatı 9. Sayıdan)